COVID 19
2019 yeni koronavirus hastalığı (COVID-19) pandemisi tüm dünyayı etkilemeye devam ettiği gibi ülkemizi de etkisi altına almıştır. Aralık 2019’da Wuhan’dan başlayarak global bir sorun haline gelmiş ve şimdiye kadar 2,267,854 olgu tespit edilmiştir. Bu hastaların 155,185’i kaybedilmiş, 581,915’inde ise iyileşme sağlanmıştır. Ülkemizde de şimdiye kadar 78,546 pozitiflik saptanmış, hastaların 1,769’u maalesef kaybedilmiş ve 8,631’i iyileşmiştir. Bu yeni betakoronavirus önceki SARS ve MERS hastalık etkenlerine genetik olarak benzerlik göstermekte olup bir RNA virusudur.
Salgın yönetiminde ülkeler arasında hem toplumsal özellikler hem de sağlık sisteminden kaynaklanan farklılıklar görülmektedir. Bazı ülkeler çok sıkı izolasyon önlemleri uygulayabilmiş ve kısmen de olsa salgını kontrol altına alabilmişlerdir. Bazı ülkeler ise okulları ve kalabalık oluşturabilecek alanları kapatma gibi önemli izolasyon önlemlerini almada geç kalmış ve artan hasta sayısının sağlık sistemlerinin karşılayabileceği düzeyi aşması nedeniyle çok kayıp vermişlerdir. Türkiyede de özellikle sınırların kontrol altına alınmasıyla salgının ülkemize geç gelmesi önemli bir avantajdır. Böylece ilk vakadan yaklaşık üç ay sonra ülkemizde görülmüş ve tüm sağlık çalışanları olarak belli bir bilgi birikimi ve tecrübenin oluşması sağlanmıştır. Yine okulların ve kalabalık oluşturacak yerlerin kapatılması kararını en erken alınan ülkelerden biridir Türkiye.
Salgının yönetimi ve hastalığın tedavisi büyük bir çaba gerektirmektedir. Sağlık çalışanları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgınla cansiperane şekilde savaşmaktadır. Saygıyı, alkışı, her şeyi sonuna kadar hak ettiklerine inanıyorum. Sahada salgınla mücadelede filyasyon gibi üst düzey ancak meşakkatli bir iş yürütülmektedir. Tüm pozitif olguların çevresinde temaslı olabileceği düşünülen kişiler taranmakta ve sürüntü örnekleri alınmaktadır. Bu ekiplerin içinde olan diş hekimleri, aile hekimleri, pratisyen hekimler, hemşireler ve tüm çalışanlar büyük bir titizlik ve özenle çalışmaktadırlar. Yine acil servisler genellikle hastalığın sağlık biriminde ilk göğüslendiği yerlerdir. Acil tıp hekimleri ve çalışanlarının da katkısı büyüktür. Hastalığın tedavisinde herkes elini taşın altına koymaya gönüllü olmuştur. Kalp damar cerrahından psikiyatristine kadar tüm hekimler, kanatsız melekler hemşirelerimizden hasta bakım personeline, güvenlik görevlilerinden yemek dağıtım ekibine kadar tüm sağlık çalışanları salgınla savaşta önemli rol almışlardır. Tabi ben yoğun bakım uzmanı olmam nedeniyle en çok yoğun bakımları gözlemleyebiliyorum. İzninizle yoğun bakım ekiplerini ayrıca kutlamak istiyorum. En çok emeği gösteren, hastalığa yakalanma riski en çok olan yoğun bakım ekipleri ve bu zor görevi gözlerini kırpmadan, kahramanca ve belki de tüm dünyadan daha kaliteli bir şekilde yerine getiriyorlar. Hakları ödenmez.
Hastalığa yakalananların %80’i hastalığı belirti vermeden ya da çok az gribal bulgularla atlatıyorlar. %15’i hastanede takip ve tedavi edilecek düzeyde solunum yolu enfeksiyonu şeklinde geçiriyor. %5 hastamız ise hastalığı daha şiddetli geçirip yoğun bakım izlemine ihtiyaç duymaktadır. Hepimizin bildiği gibi ileri yaş, altta kronik kardiyovasküler hastalık, kronik akciğer hastalık, hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıkların olması ciddi hastalık gelişimi için risk faktörleridir.
Yoğun bakım izlemi gerektiren hastalarda genellikle akut solunum yetmezliği tablosu gelişmektedir. Bu hastalar daha ciddi oksijen tedavilerine ihtiyaç duymaktadırlar. Oksijen tedavisi; düşük akımlı, yüksek akımlı tedavilerden oluşmaktadır. Ancak solunum işi çok artan hastalarda hem noninvaziv hem de invaziv mekanik ventilasyon (yapay solunum) uygulanmaktadır. Yine yoğun bakım gereken kritik hastalarda başta böbrek yetmezliği olmak üzere birçok organ yetmezliği gelişebilmektedir. Bu organ yetmezlikleri de bazı ilaçlar ve cihazlarla desteklenmektedir. Yoğun bakım adı üzerinde yoğun hasta izleminin ve tedavisinin olduğu çok komplike ve çalışılması zor yerlerdir.
Salgınla ve hastalıkla mücadelede elimizdeki önemli silahlardan biri de ilaçlardır. Hidroksiklorokin, favipiravir, remdesivir gibi pekçok ilaç denenmektedir. Yine immun plazma tedavisi gibi çok önemli olduğuna inandığım tedaviler de denenen yöntemler arasındadır.
Tüm sağlık çalışanları olarak bu salgını vatandaşımızın izolasyon önlemlerine uyum ile verecekleri önemli katkıyla yeneceğimize inancımız tamdır.
Herkese mutlu ve sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Levent YAMANEL
Yoğun Bakım ve İç Hastalıkları Uzmanı
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.
böyle kaliteli bir sitede olmanız gurur verici