Epilepsi ve D Vitamini
Pediatrik Nörolojide Dikkat Çeken Bir Alan
Vitamin D yağda eriyen steroid nitelikte hormon olup, %90’ı güneş ışınları ile ciltte 7-dehidrokolesterol’den sentezlenir ve az kısmı besinlerle alınır. Vitamin D bağlayan protein (DBP) aracılığıyla dolaşıma girerek hidroksilaz enzimleri aracılığıyla, önce karaciğerde 25-OH-vitD ‘ye, ve sonra böbreklerde aktif formu olan 1,25-OH vitamin D’ye dönüşür. Vitamin D’nin dokular üzerine etkisi aktif formun vitamin D reseptörlerine (VDR) bağlanması ile başlar. VDR beyini de kapsayan, farklı 38 dokuda geniş bir dağılıma sahiptir.
Vitamin D etkisini genomik etki ile; VDR üzerinden veya non-genomik etki dediğimiz, hücre zarı üzerindeki, değişik hücre içi sinyal yolaklarını (cyclic AMP, v.b) aktive ederek oluşturur.
Vitamin D düzeyleri; sedanter yaşam, gelenekler, kültürel özellikler, diyet, giyim değişiklikleri, güneşlenme alışkanlıkları, cilt rengi, egzersiz ve genetik faktörlere bağlı olarak geniş değişiklikler gösterebilir.
25-OH-Vitamin D’nin normal değeri 30 ng/dl’dir. 20-30 ng/dl arası yetersizlik, 20 ng/dl altındaki değerler eksiklik olarak kabul edilir. Tüm toplumlarda değişen oranlarda vitamin D eksikliği bildirilmiştir.
Vitamin D ve reseptörleri beyinde değişik hücrelerde (nöronlar, glial hücreler), spinal ve periferik sinir sisteminde bulunur. Vitamin D hücre ayrımlaşması ve ölümünü (apoptozisi) kapsayan değişik mekanizmalar üzerine etki ederek, beyin gelişimini düzenler. Ayrıca nöron içinde kalsiyum ve bağışıklık sistemi üzerine düzenleyici etki, antioksidan etkisi ve sinir iletim aktivitelerini artırarak nörolojik sistemi koruyucu (nöroprotektif) etkiye sahiptir.
Vitamin D eksikliği birçok nörolojik hastalık için (başağrısı, epilepsi, Alzheimer ve Parkinson hastalığı, MS, depresyon, şizofreni, otizm, duygu-durum bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi) risk oluşturur.
İlk kez tanı alan epilepsili hastaları incelediğimiz çalışmamızda; Epilepsili hastalarda, vitamin D düzeylerinin kontrol gruba göre belirgin düşük olduğunu saptadık. Vitamin D ile epilepsi arasındaki ilişkinin;
1. Vitamin D’nin beyin nöromediatörleri ve reseptörlerini inhibitör sistem (GABA-A reseptörler ) aracılığı ile düzenlemesine,
2. Kalsiyumun plazmada artışı ve beyinde azalmasına neden olarak nöronal aşırı uyarıyı azaltmasına,
3. Nöroinflamasyonda önemli olan bazı sitokinler, enzimler ve nörotransmitterlerin genleri üzerine VDR aracılı etkisine veya 4. sinyal yolakları üzerine etkisine bağlı olabileceği ileri sürülmektedir.
Sonuç olarak; epilepsi tanısı konulan ve takip edilen hastalarda ilaç tedavisi ile birlikte, vitamin D düzeylerinin değerlendirilmesi ve düzeyin normale getirilmesi önemlidir. Ancak yüksek doz vitamin D’nin zararlı olduğunun akıldan çıkarılmaması ve tedavi gerekliliği, süre ve dozun hekim tarafından düzenlenmesi önemlidir.
Prof. Dr. F. Müjgan SÖNMEZ
Çocuk Nörolojisi Uzmanı