Hocam ateşiniz var mıydı, rica etsem?
Yakın zamanda bir nöbet sabahı, saat 6:00 civarı, biraz hava almak üzere acil servisin önüne çıkıyorum. Gün yeni ağarıyor, uzaktan 2-3 genç bizim acilin önünden ilerleyerek yolun karşısına geçecekler, içlerinden biri yaklaşıyor. Eğlence veya ev sohbetinden geldikleri belli, gözler kan çanağı, yüzünde maske yok, sigarasını cebinden çıkarıp bana soruyor ‘Hocam ateşiniz var mıydı rica etsem?’. Bende yok, orada birisinden bulup yakıyor sigarasını, yine bana yaklaşıyor... ‘Hocam naapacaz bu koronayı bize gelmez di mi?’
Cevabım yazının sonuna saklı kalsın, gelin anlatıyım...
Korona virüs salgınına, daha önce çok bakmadığımız bir açıdan bakalım. Korona virüs ailesi (camiamızda Coronaviridae olarak bilinen) doğal konağı kediler olarak bilinen, 2 alt familya, 5 cins, 23 alt cins ve 40’a yakın türden oluşan koca bir virüs ailesi. Şu sıralar başımızın derdi olan bunlardan sadece biri, SARS COV-2 türü. Bu virüsün direk kediden insana geçmesi bilindiği kadarıyla mümkün değil, yarasa, vb. ara konak gerekiyor. Daha önceki virüslerde olduğu gibi yarasa ve kedilerin veya faydalı olsun diye içilen deve idrarının ara konak olarak işlev görüp hastalığın yayılması sözkonusu.. Çin’deki hayvan pazarlarında doğada yan yana gelmeyen hayvanların, çöllerde normalde insan sindirim sistemine gelmemesi gereken deve idrarının kurallar dışına çıkarak bir araya gelmesi; çok basit bir ifadeyle, doğanın dengesi ve düzeni içerisinde olmaması gereken kombinasyonların insan eliyle oluşturulmasıyla..
Dünya üzerinde yüz binlerce canlı türü var. Doğanın dengesine kasteden, daha çok yıpratmak için neredeyse uğraşan, sera gazları ile ozon tabakasını incelten, karbon salınımı ile soluduğumuz havayı kirleten tek canlı var, insan. Ve bir virüs koca dünyayı durdurdu.. ne din tanıdı, ne ırk; ne business class tanıdı ne ülke. Dokunmak yok, sarılmak yok, dışarı çıkmak yok. Maske ile çıktığınızda soluduğunuz hava ise %30-40 daha temiz!! Lütfen internete girin ve Çin’in Ocak ayı başı ve Nisan ayı başı uzaydan çekilen resimlerini karşılaştırın. Biri simsiyah, biri yemyeşil. Ve ilk defa bu bilinmeyen düşmana karşı herkes eşit, dünya yönetiminin en tepesindeki insanlar da, Coronavirüs eşcinsellere ilahi bir uyarıdır diyen yönetici de eşiyle beraber enfekte!!
Ben evdeki insanın sayılara takılmaması gerektiğini düşünüyorum; istatistikler, rakamlar zaten bu işin uzmanları ve halk sağlıkçılar tarafından değerlendiriliyor. Tabi ki her bir insan bir can.. Ama dünya daha önce de birçok salgın yaşadı. 1918-1920’de birinci dünya savaşının gidişini değiştiren ‘İspanyol gribi’ 50-100 milyon insanın hayatına mal oldu. Kolera ve veba salgınları dünyayı çok kez tehdit etti. Domuz gribi nedeniyle 1950’lerde 2 milyona yakın insan kaybedildi, farklı bir türü 2009’da 300 bine yakın can aldı.
Türkiye’de 2018 yılında 426 bin ölüm var, 160 bini kalp ve damar hastalıklarına, 85 bini kansere bağlı. Dünyada yılda 8 milyon insan, ülkemizde ise günde 300 kişi sigara nedeniyle hayatını kaybediyor. Sağlık Bakanlığı’nın günlük yeşil renkli tabelalarını hatırlarsınız. Korona virüs bir sigara kadar olamadı desek yeridir. Sigara koronaya bağlı ölümleri 14 kat arttırıyor desem?
İyi beslenme, düzenli uyku, sigara içmeme ve bol sıvı almak iyi bir bağışıklık sistemi için çok gerekli. Bunun ötesinde el hijyeni, mümkünse sık el yıkama, mümkün olmadığı yerlerde dezenfektanlar ile kişisel hijyeni sağlamak önemli. Sosyal mesafe ve özellikle öksüren hapşıran insanlardan 4-5 metre mesafede olmak şart.
Gelelim baştaki sorunun cevabına.. Sabaha kadar otur, çay, kahve, alkol her neyse al, iyi beslenme, maske takma, uyuma, aç karnına yak sigaranı, sonra ‘Hocam korona bize gelmez di mi???’ Buna tıbben verilecek cevabım yok. Çoğu hastama anlattığım bir örnek var, bir elinizde sürahi bir elinizde bez hem döküp hem silerek masayı kupkuru tutmaya çalışıyorsunuz..
Neyse ki hastanenin tam karşısında 24 saat açık çorbacı var da en azından bol sirkeli bir kelle paça önerebilirim.
Doç. Dr. Arda Özyüksel
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı